SAĞLIK

Otizm Buluşmaları

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Tıp Fakültesi ve Eğitim Fakültesi işbirliği ile 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü etkinlikleri kapsamında ‘Otizm Buluşmaları’ isimli bir seminer düzenlendi.

SAÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Emrah Doğan, Prof. Dr. Özer Köseoğlu, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Karabay, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi  (SEAH) Başhekimi Prof. Dr. Fikret Halis, hekimler ve öğrencilerin katılımı ile düzenlenen ‘Otizm Buluşmaları’ isimli etkinlik, SEAH Merkez Kampüs Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Seminere, Tıp Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Esra Yazıcı, Dr. Öğretim Üyesi Enes Sarıgedik, Eğitim Fakültesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Uğur Yassıbaş ve Uzm. Dr. Mustafa Tolga Tunagür konuşmacı olarak katıldı.

Tanıma ve Tarama

Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Yazıcı ‘Ben, Öteki ve Stigma’ isimli bir sunum yaptı. Ruh sağlığı konusunda tanıma ve teşhis konusunun önemine dikkat çeken Prof. Dr. Yazıcı, “SEAH’ta Ruh Sağlığı Taraması Programı başlattık. 2021 yılında kalite birimi ile birlikte, Kadın Doğum Anabilim Dalı desteğiyle İnsanların doğrudan ulaşabileceği bir kısayol oluşturduk. Sağlık taraması neticesinde hastalara doktorun sizleri randevusuz kabul edeceğini söyledik. Bu kişilerden başvuranların sayısı yüzde 10’un altında kaldı. Bu engeli oluşturan temel sebep ise stigma durumudur. Stigma,  olumsuz olarak algılanan bir özellikten dolayı bir kişi ya da bir grubun damgalanıp ayrıştırılması durumudur. Stigma ile mücadele etmeliyiz. Bu konuda hepimize önemli görevler düşüyor” diye konuştu.

Her 36 çocuktan biri otizmli

Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Enes Sarıgedik “Otizm Spektrum Bozukluğu Nedir?” isimli bir sunum yaptı. Otizmi iletişimsel ve etkileşimsel eksiklikler olarak ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Sarıgedik, “Verilere göre 36 çocuktan birinde otizm bulunuyor. Geçtiğimiz yıllara göre bu oranlarda bir artış söz konusu. Dolayısıyla bu konuda özel eğitim ve sağlık bilimlerine oldukça ihtiyaç duyuluyor. Aileler artık çocukların göz teması kuramaması ve seslenmelere tepki göstermemeleri sonucu otizm olabilir mi diye düşünerek yetkili birimlere yönelmeye başladı” dedi.

Otizmde erken tanının önemine dikkat çeken Sarıgedik, “1 yaşından küçük çocuklarda ayırıcı birçok faktör devreye girdiği için tanı koymak oldukça zorlaşıyor. Dolayısıyla beyin tomografisi gibi teknik uygulamalara yöneliyoruz. Erken tanıda tekrarlayıcı hareketlerin olup olmaması çok önemlidir. Ortak dikkati başlatıp devam ettirebilmesi, sosyal gülümseme gibi faktörler erken tanı konusunda oldukça önemli” ifadelerini kullandı.

Otizm eksiklik değil farklılıktır

Uzm. Dr. Mustafa Tolga Tunagür konuşmasında, ‘Otizm Spektrum Bozukluğunda Kanıta Dayalı Tıbbi Müdahaleler’ konusuna değindi. Otizmin temel belirtilerini iyileştiren bir ilacın henüz geliştirilemediğini ifade eden Tunagür, “Otizmin, beynin yapısını ya da işleyişini etkileyen bazı sinir sistemi sorunlarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Her geçen gün daha fazla çocuk otizm tanısı almaktadır. Otizm eksiklik değil, farklılıktır. Otizmli bireylerde farkındalık arttığı için akranlarından kabul görmeme nedeniyle depresyona girebiliyorlar. Potansiyel olarak zekası ileri olan bireylerde dil gelişimi oldukça iyiye gidebiliyor. Dolayısıyla erken tanının ve erken tedavinin olması çok önemli. Otizm spektrumlarında çeşitli belirtiler mevcut. Bireyden bireye değişiklik gösterebiliyor. Tıbbi tedavilerde ilaçlar, otizm temel belirtilerinde kısmi olarak fayda sağlıyor. Toplum normlarına uygun olmayan davranışları önlemek adına da ilaçlar kullanılabilir. İlaçların yan etkilerine de dikkat edilmesi gerekiyor. Ömür boyu süren bir klinik tanı olan Otizmli bireyler içinde ne yazık ki aileler farklı tedavi yöntemleri arayışlarına girebiliyor. Tavsiye edilebilecek faktörler ise takviye edici gıdalar, spor yapmaları gibi sosyal etkileşimlerini arttırmaya yönelik olmalıdır” şeklinde konuştu.

Eğitim oldukça önemli

Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Uğur Yassıbaş ise ‘Otizm Spektrum Bozukluğunda Kanıta Dayalı Eğitsel Müdahaleler’ konusu üzerine bir sunum yaptı. Otizmli konusunda “Kanıta dayalı müdahalenin oldukça faydalı olduğunu dile getiren Dr. Öğretim Üyesi Yassıbaş, “Kanıt temelli eğitim veya kanıta dayalı öğretim, 0-6 yaş aralığında olan tanı almamış ya da  alma ihtimali olan  çocuklara yönelik bir erken yaş davranışsal eğitim programıdır. Bu program sayesinde otizmli bireyler de görülen eğitim ve öğretim birçok farkındalık kazanımına olanak sağlıyor. Otizmli bir çocuk erken yaşta eğitime başladığında bizler ilerisi için planlamalar yapabiliyoruz. Ailelerinde desteğiyle çocuğun belirli bir alana yönelmesine ve kendini geliştirmesi konusunda önemli katkılar sağlıyoruz” diye konuştu.

Bir yanıt yazın