İnternetin iki yönü: Dünyayı değiştirmek mi hayatı zehir etmek mi?
1 / 3

Elbette internet de evrimleşti ve hayatımıza sosyal medya girdi.
Her şey o kadar hızlı değişti ki, telefonsuz arkadaşınla buluşmak nasıl bir şeydi, onu bile hayal edemiyoruz. Mesela 15 dakika geç kalınca ne oluyordu? Bir insan diğerini en fazla ne kadar bekliyordu? Beklemekten sıkılıp zamanını yandaki dükkanda geçirirken diğeri gelip onun gittiğini sanınca ne oluyordu? Şu anda WhatsApp’sız bir hayatı unuttuk, ama aslında bundan 15-20 yıl öncesine kadar hala birbirimize mektup yazıyorduk. Şu anda dünyanın neresinde olduğumuz önemsiz bir şekilde, Skype’tan toplantı bile yapabiliyoruz.
İnternet inanılmaz bir şey ve onu çok seviyorum. Yıllar önce ilk internet paketleri çıktığında, gazetelerin attığı “Amerika’daki kütüphaneleri bile gezebileceğiz!” başlıklarını hatırlıyorsunuz değil mi? 146’dan bağlandığımız zamanlardan bu yana, elbette internet de evrimleşti ve hayatımıza sosyal medya girdi.
MySpace, Wikipedia, Blogger vs. derken 2004’te Facebook kuruldu ve 2006’da günlük yaşamımızda yer etmeye başladı. Sosyal medya bir çığ gibi büyüdü, gençlerden başlayıp çocuklara, anne babalara sıçradı. Akıllı telefonlar dünyayı ele geçirdi. İnsanlar Candy Crush ve Farmville oynayanlar olarak ikiye ayrıldı. Arkadaşlık teklifini kabul etme ya da etmemelerden başlayan tartışmalar, Whatsapp’ta mavi tık gelince çığır açtı. Instagram’ın like’ları, Twitter’ın linçleri derken günler aktı gitti… Bazen yorgun olup uykuya dalmak isterken, 57 dakikadır Instagram’da story izlediğimizi fark edip kendimize geldik.